Avrupa Milletleri Federal Birliği
Dil seçiniz
  • EN
  • DE
  • DK
  • FR
  • HU
  • RU
  • TR

Korona konuşuyor musunuz? Yunanistan’daki Batı Trakya Türkleri anadilleri Türkçe’de bilgi alamadı, mevcut haklar pandemi sürecinde keyfi olarak kısıtlandı

Batı Trakya, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye sınırında yaklaşık 150 bin Türkün yaşadığı Batı Trakya’da COVID-19 pandemisi süresince zor günler yaşanıyor. Rodop, İskeçe ve Meriç illerinden oluşan Batı Trakya bölgesinde nüfusun neredeyse yarısını Türklerin oluşturduğu İskeçe, nüfus yoğunluğuna göre COVID-19’dan en çok etkilenen ilk beş ilk arasında yer alıyor. Medyada ve siyasette Batı Trakya Türk toplumuna karşı kullanılan ayrıştırıcı dil nedeniyle Batı Trakya Türkleri virüsün günah keçisi haline getirilmeye çalışıyor.

Yunanistan’da hükümet Batı Trakya Türk toplumunun etnik Türk kimliğini tanımıyor. Batı Trakya Türklerine ait okullarda Türkçe ve Yunanca dillerinde olmak üzere iki dilli eğitim olmasına rağmen Türkçenin kamusal yaşamda kullanılmasına izin verilmiyor. Bu nedenle hükümet, Batı Trakya’da Rodop ilinde Türk toplumu çoğunluğu oluşturmasına rağmen yerel düzeyde virüs ile mücadelede Türkçe dilinde herhangi bir bilgilendirmede bulunmadı. Üstelik pandeminin ilk döneminde virüsten hayatını kaybedenlerin yaşadıkları şehirlerin ismi verilmezken virüs nedeniyle yaşamını kaybeden nüfusu tamamen Türklerden oluşan Mustafçova Belediyesi’ne bağlı Şahin köyünde 70 yaşında bir Türkün yaşamını yitirdiği bilgisi pandemide hayatını kaybeden 21.kişi olarak bu kişiye ait tüm şahsi bilgiler ile kamuoyu ile paylaşıldı. Sonrasında salgın nedeniyle alınan önlemlerin gevşetildiği 4 Mayıs tarihine kadar İskeçe’de Şahin köyü 21 gün karantinaya alındı. Mustçova Belediyesine bağlı Zümbülmahalle ile Anavutmahalle köyleri de 14 günlük karantinaya alınmıştı.
Salgının ilk günlerinde İskeçe genelinde ilk dört vakanın hangi bölgeden olduğu açıklanmazken, beşinci vakanın Şahin’den olduğunun açıklanmasını kamuoyunda nefretin körüklenmesine sebep oldu. 23 Mart 2020’de Şahin köyünün karantina altına alınmasının ardından aşırı sağcı Yunan Çözümü Partisi Başkanı Kiriakos Velopulos, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Şahin Karantina’da!!! Orada, Türkiye’ye girip çıkan Ankara’nın casusları yaşıyor! Erdoğan’ın Türkiye’sinde ne olduğunu düşünün!” diyerek Batı Trakya Türk toplumunu açık hedef hale getirdi.
4 Mayıs’ta ülkedeki normalleşme sürecinin ardından Haziran ayında vakaların tekrar artış göstermesi ve artış gösteren vakalar içerisinde İskeçe’de nispeten hızlı bir artış yaşanması ile gözler tekrar İskeçe’ye çevrildi. Zira 10 Haziran’da İskeçe Belediyesi sınırları içinde yer alan dört ilkokulda görev yapan bir öğretmenin koronavirüs testlerinin pozitif çıkması üzerine söz konusu okulların kapatılmasına karar verildi. Ülkedeki önlemlerin kaldırılmasıyla vakalarda yaşanan artış endişeye sebep oluyor. Makedonya – Trakya Bakanı Theodoros Karaoğlu pandemiyle mücadele çerçevesinde gerekirse İskeçe’de yerel düzeyde önlemlerin alınabileceğini söyledi. Ancak tüm bunlar yaşanırken İskeçe’de nüfusun neredeyse yarısını oluşturan, bir belediyede tüm nüfusun Batı Trakya Türk toplumundan olmasına karşın Türkçe bilgilendirme yapılmıyor.
Öte yandan pandemi nedeniyle ülkede sıkı önlemlerin devam ettiği Nisan ayının son haftasında Müslüman Batı Trakya Türkleri için mübarek Ramazan ayı başladı. Ülkede toplu tüm ibadetlerin yasaklanması nedeniyle Batı Trakya Türk toplumuna ait camilerde toplu ibadet yapılmadı, Ramazan ayı geleneklerinin bir parçası olarak iftar için aynı sofralarda buluşulmadı. Salgın ile mücadele kapsamında elbette gerekli bir önlemdi.
Ancak salgın ile mücadelenin yarattığı korku ve endişeyle birlikte Batı Trakya Türk toplumunun sahip olduğu hakların keyfi olarak engellenmeye çalışılması toplumda huzursuzluk yarattı. Zira Batı Trakya yüzyıllardır sürdürülen geleneği parçası olarak ilgili belediyelerden izin alınmasına rağmen İnhanlı ve Sakarkaya köylerinde Ramazan davulunun çalınmasının engellenmek istendi. Toplu ibadetler yasak olmasına rağmen polis, sosyal medyadaki eski bir videoya dayanarak bir Türk köyü olan Hebilköy’de cami imamını ifadeye çağırdı. Tüm bunlar yaşanırken Lozan Antlaşması ile din alanında özerk kılınmasına karşın devletin din alanındaki müdahalesi devam etti. Camilerde imamlar o köyün cemaati tarafından göreve getirilip maaşları cemaat tarafından ödenmesine rağmen Rodop ilinde devlet tarafından atanmış ancak toplumun tanımadığı Müftü Naibi, Harmanlık mahallesindeki cami ile Şapçı’daki Hamidiye Camii’ne yeni imamlar atadı. Bu durum pandemi nedeniyle oldukça zor günler geçiren Batı Trakya Türk toplumunda endişeye sebep oldu. Zira pandemi nedeniyle herkesin eve kapandığı bu günler fırsat bilinerek keyfi uygulamalar ile dini hakların kısıtlanmaya çalışıldı.
Böylesi kritik bir zamanda, pandemi ile hiç ilgisi olmamasına rağmen ezan sesinin alçaltılması, geleneksel ramazan davulunun yasaklanması gibi Batı Trakya Türk toplumunun hak ve değerlerine müdahale anlamına gelecek bir takım keyfi yaptırımlar Türk toplumunun devlete ve hükümete olan güvenini derinden sarsıyor

FUEN Nisan 2020 tarihinde Pandemi salgını sırasında Avrupa'daki azınlıkların durumu ile ilgili olarak''Do You Speak Corona – Koronaca konuşuyor musunuz ? '' başlıklı bir anket düzenlemiştir. Çevrim içi kapsamındaki bu anket genel anlamda KOVİD-19 Virüsü hakkındaki bilgilere sahip olabilme, salgının yayılması ile bağlantılı olan sağlık bilgileri, azınlık dillerinden birisi üzerinden işlev gören acil yardım hattının varlığı ve azınlık dilleriyle verilen çevrim içi derslere vakıf olabilme gibi ünitelere odaklanmıştı. Bu kısa raporun sonuçlarına aşağıdaki internet adresinden ulaşabilir, tüm raporu ise PDF Formatı kapsamında keza aşağıdaki internet adresinden yükleyebilirsiniz.

Bu bilimsel araştırmalar, ''Koronaca konuşuyor musunuz'' projesinin devamıdır.

Basın bildirileri